29 ARALIK - DECEMBER 29
Tarihte Bugün - Today in History
Aralık 1918 - Mayıs 1919
Atatürk İnkılabı Müzesi Şişli, İstanbul
Mustafa Kemal, Şişli'deki bu evde, Milli Mücadeleyi başlatmak
amacıyla
Samsun'a hareket ettiği gün olan 16 Mayıs 1919 tarihine kadar oturdu.
1936 - Atatürk'ün, Çankaya'da Romanya Elçisi Alexandre Telemaque'ın güven mektubunu kabulü.
1930 - Atatürk'ün, İstanbul Çarşıkapı'daki Ayakkabıcılar Cemiyeti Merkezi'ni ziyareti, üyelerle görüşmesi, yerli kunduraların sunulduğu sergiyi gezişi ve Cemiyet'in hatıra defterine yazdıkları: "...Kunduracılar sergisinde gördüğüm her türlü ayakkabılar, sanatkârlarımızın çok ilerlemiş bulunduklarını ispat eden eserlerdir. Vatandaşlara yerli ayakkabılara rağbet göstermelerini tavsiye ederim."
1922 - Atatürk'ün, yazdığı marşı kendisine gönderen Leopoldine König adlı Viyanalı müzik öğretmeninin 9 Aralık 1922 tarihli mektubuna cevabı: "Hassas ve ince bir ruhun ifadesi olan mektubunuzu ve milletimizin kazandığı zaferi şakıyan marşınızı aldım. Çok teşekkür ederim. Adalet, geç olsa bile, mutlaka bir gün belirecektir. Bu, Allanın değişmez bir kanunudur." [Kocatürk]
1921 - Atatürk'ün, Cemal Paşa'nın Ankara hükümetinin anlayışıyla uyuşmayan bazı tavsiyeleri nedeniyle Moskova Elçisi Ali Fuat Paşa'ya mektubu: "Ben, milleti ittihat ve Terakki bayrağı altına davet edemem. Ankara'ya öğüt vermek değil, Ankara'nın tamamen görüşü ve talimatı dairesinde hareket etmekle yararlı olabileceğini ve bu sebeple fikrini düzeltinceye kadar kendisiyle münasebeti sürdürmekte mazur bulunduğumu bildirmenizi rica ederim."[Kocatürk]
İsmet Paşa'nın komutası altına girmeyi kabul etmeyen Çerkez Ethem, Kütahya'da Milli Kuvvetlere karşı saldırıya geçti.
Çerkez Ethem ve Kardeşlerinin İlk Kez Göze
Çarpmaya Başlayan Kimi Davranışları ve Tutumları
Baylar, bu başlangıçtan sonra, Çerkez
Ethem Bey ve kardeşlerinin ilk kez göze çarpmaya başlayan kimi
davranışları ve tutumları üzerine yüce kurulunuzu aydınlatmak
isterim.
Çerkez Ethem Bey, ulusal bir birlik ile önce
Anzavur'u kovalamakta ve sonra Düzce ayaklanmasında başarılı
işler gördüğünden, Yozgat'a gitmek üzere Ankara'ya getirildiği
zaman, hemen herkesçe beğenildi ve övüldü. Kendisini abartarak övenler
de elbette olmuştur. Ethem Bey ve kardeşlerinin sonraki davranışlarından,
bu alkış ve övgülerden dolayı büyüklendikleri, dahası,
kimi kuruntulara kapıldıkları anlaşılıyor. Ethem
Bey ve kardeşlerinden Tevfik Bey, Yozgat ayaklanmasını bastırmakla
uğraştığı sırada kendine yakın ve uzak bütün
askeri ve ulusal birlik komutanlarının hepsine karşı, bunların
rütbe ve makamlarına önem vermeksizin, birer birer küçültücü ve saldırıcı
davranışlarda bulunmakta hiçbir sakınca görmemeye başladı.
Ethem Bey'in kendisini, niteliğini ve değerini tanımayan bu
komutanların, çoğu yurdun ateş içinde bulunduğunu ve Ethem
Bey'in abartılmış olarak işittikleri hizmetini düşünerek
elden geldiğince kendisiyle çekişmede ileri gitmekten sakınmışlardı.
Böylece şımaran Ethem ve kardeşi
Tevfik Beyler, Türk ordusunda değerli hiçbir subay ve komutan bulunmadığı
ve kendilerinin herkesten üstün birer yiğit oldukları sanısına
düşmüşler ve bu sanılarını açıktan açığa,
sakınmaksızın herkese söylemekten çekinmemeye başlamışlardı.
Doğrudan doğruya valilere ve herkese buyruk savuruyorlar ve buyruklarını
yerine getirmeyenlerin asılacağı yolunda gözdağı da
veriyorlardı. Ethem Bey Ankara ve Ankara'daki hükümet üzerinde de etki
yapmak denemesinde bulunmuştur. Sözde Yozgat ayaklanması, Yozgat'ın
bağlı bulunduğu Ankara Valisinin kötü yönetiminden doğmuş;
bundan dolayı, öbür ayaklandırıcılara uyguladığı
cezayı, ki o ceza asarak öldürmekti, Ankara Valisi için de, olay yerinde
kendisi uygulamaya karar vermişti. Yozgat'a gönderilmesini istediği
Ankara Valisi, ulusal girişimlerde olağanüstü hizmet ve özveri göstermiş
ve göstermekte bulunan Yahya Galip Bey'di. Yahya Galip Bey'in, özellikle
bizce, hizmeti beğenilmiş ve varlığı pek gerekli ve
yararlı bir kişi olduğu biliniyordu. İşte böyle bir kişiyi,
kendi eline, darağacına vermeye bizi zorlamakla en büyük erk ve
etkiyi kazanabileceğini düşünmüştü. Elbette Yahya Galip Bey'i
veremezdik ve vermedik. Ethem ve kardeşleri bu sorun üzerinde çok üsteleyemediler.
Ama, Yozgat'ta, özellikle milletvekillerine: "Ankara'ya dönüşümde
Büyük Millet Meclisi Başkanını Meclis önünde asacağım"
yollu uygunsuz sözler söylediği duyulmuştur. Yozgat Milletvekili Süleyman
Sırrı Bey de bu sözleri işitenlerdendir. Biz, bütün öğrendiklerimize
ve aldığımız haberlere karşın, bu kardeşleri
her zaman yararlanılabilecek bir durumda bulundurmayı yeğ tuttuk.
Bundan dolayı kendilerini idare ettik. Yozgat'tan sonra; Ankara üzerinden
Kütahya bölgesine gönderdik. Bu konuya gene dönmek üzere asıl konumuz
olan "Yeşil Ordu"ya sözü getireceğim.
Bilginize sunmuştum ki, her yerde Yeşil Ordu
örgütünü, benim adıma kuruyorlardı. Kendisini tanıdığım
kişilerden birinin, Erzurumlu Nâzım Nazmi Bey'in, görevli bulunduğu
Malatya'dan gönderdiği bir mektupta, Yeşil Ordu örgütünün hoşlanabileceğim
biçimde genişletilmesine çalışıldığı
bildiriliyordu. Bu haberin verdiği uyanıklıkla, bu gizli dernek
üzerinde incelemelerde bulundum. Bu derneğin zararlı bir biçim ve
nitelik aldığı inancına vardım. Hemen kapatılmasını
düşündüm. Tanıdığım arkadaşları aydınlattım.
Görüşümü söyledim, gereğini yaptılar. Ama, genel yazman olan
Hakkı Behiç Bey, derneğin kapatılması ile ilgili önerimin
kabul edilemeyeceğini ve uygulanamayacağını söyledi. Ben:
"Kapattırırım." dedim. Bunun da olamayacağını,
çünkü derneğin düşünülenden daha büyük ve daha güçlü olduğunu
ve bu derneği kuranların sonuna dek amaçlarından ayrılmayacakları
üzerine birbirlerine söz vermiş olduklarını özel bir durum takınarak,
söyledi. Olaylar gösterdi ki, biz, bu gizli derneğin kapatılmasına
çalıştıysak da bütünüyle başaramadık. Dernek ileri
gelenlerinin kimisi -ki Reşit, Ethem, Tevfik kardeşler başta
bulunuyorlardı- çalışmalarını bu kez, elbette, büsbütün
olumsuz ve bize karşı olarak sürdürmüşlerdir. Eskişehir'de
çıkarttıkları Yeni Dünya gazetesi ile de düşünce ve amaçlarını
saldırgan bir biçimde yayımlatıyorlardı.
Kaynak: NUTUK
1920 - Kütahya, T.B.M.M. Kuvvetlerince işgal edildi.
Kuvay-ı Seyyare komutanı Çerkez Ethem'in Kütahya'dan TBMM'nin meşruluğuna tecavüz eden telgrafı: "Batı cephesine bağlı bazı kuvvetlerin Çerkez Ethem ve kuvvetlerini ortadan kaldırmak için harekata geçerek Kütahya'yı işgal etmeleri ve Ethem kuvvetlerinin Gediz'e doğru çekilmeleri."
Atatürk'ün, Türkiye Millet Meclisi'nin gizli oturumunda Çerkeş Ethem meselesi hakkında konuşması: "...Efendiler, Allaha şükür hükümetiniz kuvvetlidir. Ordumuz
güven vericidir. Şüphesiz ki Büyük Millet Meclisi'nin meşruiyetine taarruz edenler, tecavüz edenler hakkında yüksek heyetinizin kanunları uygulanır ve Hükümetimiz bu kanunları uygulamaya muktedirdir." [Kocatürk]
1919 - Mustafa Kemal seçilmiş olan bütün mebuslara çağrı yaparak Ankara'ya gelmelerini istedi.
Atatürk'ün, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Merkeziyelerine bildirisi: "...Görüşme yeri olarak Ankara seçilmiştir. Muhterem milletvekillerinin Ocak'ın beşinden itibaren Ankara'ya ulaşmaları beklenir."
Harbiye Nazırı Cemal Paşa'nın, Atatürk'e telgrafı: "...Birçok yüksek rütbeli subay açıktadır. Tutulan yol, kolordulara general ve korgeneral ve daha yukarısı, tümenlere albay rütbesindeki subayların tayini imkânını aramaktır. Nezaretin görüş noktasının yüksek niyetlerinize karşı bulunmasını uygun görmediğim gibi, Anadolu'ya büyük rütbeli çokça subay göndermiş olmak, açıkta kalmış muktedir yüksek rütbeli subayların terfilerini temin gibi düşüncelerin, sizin gayenizi kolaylaştıracağını ümit etmek hakkını, önemle ve hararetle muhafaza etmekte olduğumu arz ederim."
Atatürk'ün, Harbiye Nazırı Cemal Paşa'nın 29 Aralık 1919 tarihli telgrafına cevabı: "Barışın gerçekleşmesinden önce, tasarlanan ve uygun bulunan prensibin uygulanması çok büyük sakıncalar doğurur. Harpte yararlık göstererek makam ve mevki kazanmış kimseleri ast durumuna sokmak doğru olamaz. Bu zamansız girişimler, milli örgüt için çalışmakta olan kimselerin iş başından ayrılmalarını ve bu suretle millî birliğin zarar görmesine sebep olur. ...Küçük rütbeli subayların ve doktorların ise bir an evvel gönderilmesi lâzımdır."
Vükelâ Meclisi'de, Atatürk hakkındaki 9.8.1919 tarihli askerlik mesleğinden çıkarılması ve madalyalarının geri alınması kararının düzeltilmesi ve kendisinin askerlikten çıkarılma değil, istifa etmiş olduğunun kabulü ile alınan nişan ve madalyalarının iadesi hakkında yeni karar alınması. (Bu kararın Vahdettin tarafından onayı: 4 Şubat 1920). [Kocatürk]
1918 - İstanbul'da çıkan Söz gazetesinde, Atatürk'ün Teceddüt Fırkası'na girdiği haberinin yayımlanması.
Ataturk Gunlugu.com | Ataturk Today.com