Prof. Dr. Utkan KOCATÜRK
Harf devriminin gerekliliği
Her şeyden evvel, her gelişmenin ilk yapı taşı olan soruna değinmek
isterim. Her araçtan evvel, büyük Türk milletine kolay bir okuma yazma
anahtarı vermek gerekir. Büyük Türk milleti bilgisizlikten, az emekle kısa
yoldan, ancak kendi güzel ve soylu diline kolay uyan böyle bir araç ile sıyrılabilir.
Bu okuma yazma anahtarı, ancak Lâtin esasından alman Türk alfabesidir. Basit
bir deneyim, Lâtin esasından Türk harflerinin, Türk diline ne kadar uygun
olduğunu, şehirde ve köyde yaşı ilerlemiş Türk çocuklarının ne kadar
kolay okuyup yazdıklarını güneş gibi meydana çıkarmıştır.
1928 (Atatürk'ün S.D.I, s. 345)
Şurasını deneyim ile ifade edeyim ki, hece ve alfabe yeniliği gerçekten
çocukları güçlüklerden kurtaran, onlara küçük yaşta başarı zevkini
tattıran en etkili yoldur. İnsanlar arasında kolay ve istekli okumak yolunun
sağlanması, hem millî gelişmeye hem de milletler arasında anlaşmaya çok
hizmet eder.
1929 (Atatürk'ün T.T.B.IV, s. 543)
Yeni Türk harfleri
Bizim uyumlu, zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Yüzyıllardan
beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve
anlamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak ve bu gereği anlamak
zorunluğundasınız. Anladığınızın izlerine, yakın zamanda bütün dünya
tanık olacaktır. Buna kesinlikle inanıyorum.
1928 (Atatürk'ün MA.D., s. 26)
Milleti bilgisizlikten kurtarmak için kendi diline uymayan Arap harflerini bırakıp
Lâtin esasından Türk harflerini kabul etmekten başka çare yoktur.
1928 (Atatürk'ün R.Y.G.S., s.346)
Yeni Türk harflerini çabuk öğrenmelidir. Her vatandaşa, kadına, erkeğe,
hamala, sandalcıya öğretiniz. Bunu vatanseverlik ve milliyetçilik görevi
biliniz. Bu görevi yaparken düşününüz ki, bir milletin, bir toplumun yüzde
onu, yirmisi okuma-yazma bilir, yüzde sekseni, doksanı bilmezse bu ayıptır.
Bundan insan olanların utanması gerekir. Bu millet utanmak için yaratılmış
bir millet değildir; övünmek için yaratılmış, tarihini övünçle
doldurmuş bir millettir! Fakat, milletin yüzde sekseni okuma-yazma bilmiyorsa
bu hata bizde değildir. Türk'ün karakterini anlamayarak kafasını birtakım
zincirlerle saranlardadır. Artık geçmişin hatalarını kökünden temizlemek
zamanındayız.
Hataları düzelteceğiz.Bu hataların düzeltilmesinde bütün vatandaşların
çalışmasını isterim. En son bir yıl, iki yıl içinde bütün Türk
toplumu yeni harfleri öğreneceklerdir. Milletimiz yazısıyla, kafasıyla bütün
uygarlık âleminin yanında olduğunu gösterecektir.
1928 (Atatürk'ün M.A.D., s. 28)
Türk harflerinin kabulüyle hepimize, bu memleketin bütün vatanını seven
yetişkin evlâtlarına önemli bir görev düşüyor. Bu görev, milletimizin
toptan okuyup yazmak için gösterdiği istek ve aşka gerçekten hizmet ve yardım
etmektir. Hepimiz, özel ve genel yaşamımızda karşılaştığımız
okuyup yazma bilmeyen erkek, kadın her vatandaşımıza öğretmek için can
atmalıyız. Bu milletin yüzyıllardan beri çözümlenmeyen bir gereksinimini
birkaç yıl içinde tam olarak sağlamak, yakın ufukta gözlerimizi kamaştıran
bir başarı güneşidir. Hiçbir zaferin sevinçleriyle bir tutulamayan bu başarının
heyecanı içindeyiz. Vatandaşlarımızı bilgisizlikten kurtaracak bir sade öğretmenliğin
vicdanî zevki, varlığımızı doyurmuştur.
1928 (Atatürk'ün MA.D., s. 30)
Yeni harfler bizi çok uğraştırmalıdır. İnönü'ler, Sakarya, Dumlupınar'ın
yakın günlerinde ne kadar dikkatli, ne kadar uyanık, aynı zamanda ne kadar
ümit dolu olduğumuzu düşününüz; yeni harfler sorununda da o kadar
dikkatli ve o kadar ümitli olmalıyız. Bu memleketin gerçekten mutlu olmasını
kalpten arzu edenler, bunca başarılarına rağmen hâlâ bu milletin dilini ve
yazısını ilkel kavimlerin işaretleri gibi görerek ona hiçbir önem vermek
gereğini duymayanları gerçeğe getirmeli, yeni harflere ve bu harflerle oluşacak
duruma bütün heyecanları, ümitleri ve dikkatleriyle önem vermeli ve uğraşmalıdırlar.
Eğer bugün beynimizi demir çerçeve içinde bulunduran bu kıskacı parçalamazsak,
bütün ihtilâl ve devrim başarılarının mutlu sonuçlarına rağmen parçalanırız.
Kazandıklarımızla avunmayı ve özellikle gururlanmayı asla düşünmemeliyiz.
Bundan sonra yapacaklarımızdan teselli nedeni aramalıyız.
1928 (Yeni Türk Yazısı ile İlk Kıraat, 1928 s. 7)
Türk harfleri, memleketin genel yaşamına tamamen uygulanmıştır. İlk güçlükler,
milletin ülkü kuvveti ve uygarlığa olan sevgisi sayesinde kolaylıkla
yenilmiştir.
1929 (Ayın Tarihi, Sayı : 68, 1929, s. 5024)
Türk diline verilen önem
Kültür işlerimiz üzerine, ulusça gönüllerimizin titrediğini
bilirsiniz. Bu işlerin başında da Türk tarihini doğru temelleri üstüne
kurmak, öz Türk diline değeri olan genişliği vermek için candan çalışılmakta
olduğunu söylemeliyim. Bu çalışmaların göz kamaştırıcı verimlere
ereceğine şimdiden inanabilirsiniz.
1934 (Ayın Tarihi, Sayı: 12, 1934, s. 23)
Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması
için, bütün devlet örgütümüzün dikkatli, İlgili olmasını İsteriz.
1932 (Atatürk'ün S.D. I, s. 358)
Türk dili kaynakları üzerinde edindiğimiz bilgiler, umduğumuzdan daha
verimli çıktı. Şimdi, yalnız ana dilimizin öz varlıklarını bilmekle
kalmıyoruz; bunların çok eski bir uygarlığın ilk ana dili olduğunu da öğrendik.
(İbrahim Necmi Dilmen, Ulus gazetesi, 14.XI.1938, s. 3)
Milli duygu ve dil
Millî duygu ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin millî ve
zengin olması, millî duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili,
dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil, bilinçle işlensin.Ülkesini, yüksek
bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı
diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.
1930 (Sadrı Maksudi Arsal, Türk Dili İçin)
Millî bilinç ve dil
Millî bilincin ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda
çalışmak zorunluğundayız.
(Enver Behnan Şapolyo, 1951 Olağanüstü Türk Dil Kurultayı, s. 53)
Türk dilinin zenginliği
Türk milletinin dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin
ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve
onu yükseltmek için çalışır. Bir de Türk dili Türk milleti için kutsal
bir hazinedir. Çünkü Türk milleti geçirdiği sayısız felâketler içinde
ahlâkını, geleneklerini, anılarını, çıkarlarını, kısacası bugün
kendi milliyetini yapan her şeyin dili sayesinde korunduğunu görüyor. Türk
dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir.
1931 (Afetinan, Türk Dili Dergisi, Sayı : 182, 1966 s. 90)
Türk dili zengin, geniş bir dildir. Her kavramı ifadeye yeteneği vardır. Yalnız onun bütün varlıklarını aramak, bulmak, toplamak, onlar üzerinde işlemek gerekir.
Türk milletini ve Türk dilini, uygarlık tarihinin ve kültür dillerinin dışında
görmenin ne yaman bir yanlış olduğunu bütün dünyaya göstereceğiz.
(İbrahim Necmi Dilmen, Ulus gazetesi, 14X1.1938, s. 3)
Milli Türk Talebe Birliği'ne verdiği cevaptan:
Dilimiz çok zengindir, güzeldir. Bunu ortaya çıkaracaklar sizin gibi duygusu derin, yorulmaz Türk gençleridir. Türkçemizi günün en ileri bilgi dili yapmak, değerli araştırmacılarımızdan beklenir. 1932 (Atatürk'ün R.Y.G.S., s.353)
Öyle istiyorum ki, Türk dili bilim yöntemleriyle kurallarını ortaya koysun ve her dalda yazı yazanlar, bütün terimleriyle çoğunluğun anlayabileceği güzel, ahenkli dilimizi kullansınlar. (Afetinan, Türk Dili Dergisi, Sayı: 182, 1966, s. 91)
Klâsik etimoloji*'nin karışık görüşleri karşısında bizim teorimiz
ve analiz yöntemimiz çok basit görünüyor. Fakat gerçek, öncesiz ve sonrasız
gerçek, basittedir. Teorimizi bir dil yasası olarak bilim âlemine tanıttığımız
gün, Türklük için şanlı bir zafer günü olacaktır.
(İbrahim Necmi Dilmen, Ulus gazetesi, 14.X1.1938, s. 3)
1936 yılında 3. Türk Dil Kurultayı'na gelen yabancı dil bilginlerini
kabulü sırasında söylemiştir :
Dünya dil bilginlerinin Türk bilginleriyle beraber çalışmaları, dil
biliminin şimdiye kadar çözümleyemediği birçok güçlüklerin çözümünü
kolaylaştıracaktır. Bundan, büyük gerçekler de meydana çıkacaktır.
1936 (Ulus gazetesi, 25.8. 1936)
Türk söz dizimi
Türk söz dizimi (sentaks) hakkında söylemiştir:
Türk, konuşurken önce somut şeyi, sonra soyut anlam bildiren kelimeyi söyler.
"Ahmet geldi" der, çünkü Ahmet somut varlığı, geldi soyut anlamı
ifade eder. Türkün doğal söz dizimi budur. Bunu ancak heyecan, korku, şaşkınlık
gibi durumlar bozabilir.
1935 (Abdülkadir İnan, Atatürk ve Devrik Cümle, Türk Yurdu Dergisi, Sayı:
286, 1960)
Türk dilinin özleşmesi
Daha çocukken, dersler, kitaplar arasında yuvarlanırken hissederdim ki bu
dilin bir şeye gereksinimi var. O gereksinimin ne olduğunu, nasıl elde
edileceğini bilmezdim. Fakat kesinlikle bir şey gerektiğini duyardım.
1928 (İbrahim Necmi Dilmen, Cumhuriyet gazetesi, 10X1.1941)
En iyi savunma yöntemi, saldırıdır. Şu halde dil alanında türemiş
yabancılıklara saldıralım; ağacı bir defa silkeleyelim : Görelim, hangi
çürükler düşecek; kalan sağlamlar bakalım ne kadardır? Dökülmeyenler,
özleri ve arınmışları bulununcaya kadar biraz daha işe yarayabilir; geçici
olarak!...
(Ruşen Eşref Onaydın, Atatürk T. ve D.K.H., s. 64)
Yeni Türkçe kelimeler teklif edebiliriz. Bu yönde ısrarla çalışmalıyız.
Fakat, Türk dilinin yapısını zorlamak olmaz. Bu yapı sorununu Türk dilinin
olgunlaşma seyrine bırakmalıyız. Birkaç gün önce Ahmet Cevat Bey*'e söyledim:
Ketebe, yektübü Arab'ındır; kâtip, kitap, mektup Türk'ündür.
(Abdülkadir İnan, Atatürk Devrine Ait Bir Hatıra,Türk Kültürü Dergisi,
Sayı: 85, 1969, s. 21)
Türk dilinin sadeleştirilmesi, zenginleştirilmesi ve kamuoyuna bunların
benimsetilmesi için her yayın aracından faydalanmalıyız. Her aydın, hangi
konuda olursa olsun yazarken buna dikkat edebilmeli; konuşma dilimizi ise
ahenkli, güzel bir hale getirmeliyiz.
1938 (Afetinan, Atatürk ve Dil Bayramı, Atatürk'e Saygı, T.D.K. s. 54)
Dil işimizde henüz bir oturmuşluğa varamadık; daha çok ve pek çok çalışmak
gerekir.
1938 (Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 222)
Yeni sözcükler hakkında
Onları ortaya atmak gerekir. Millî zevkimiz hangisinden hoşlanır ve onu
kullanırsa, o zaman sözlüğümüze koyalım.
(Afetinan, Atatürk Hakkında H.B., s. 213)
Arapça bilim terimleri hakkında
Söz konusu terimler, uluslararası bilim alanında kolaylıkla ilerlememize
engeldir! Bilim terimleri o şekilde yapılmalı ki, anlamları ancak istenilen
şeyi ifade edebilsin.
(Âkil Muhtar Özden, Atatürk'e ait Bilinmeyen Hatıralar, Yeni Mecmua, Sayı :
21, 1939)
Yabancı terimlerin Türkçeleştirilmesi
Dil Kurumu en güzel ve verimli bir iş olarak türlü bilimlere ait Türkçe terimleri belirlemiş ve bu şekilde dilimiz, yabancı dillerin etkisinden kurtulma yolunda esaslı adımını atmıştır. 1938 (Atatürk'ün S.D.l, s.395)
Bu yıl okullarımızda öğretimin Türkçe terimlerle yazılmış
kitaplarla başlamış olmasını, kültür yaşamımız için önemli bir olay
olarak belirtmek isterim.
1938 (Atatürk'ün S.D.l, s.395)
Kaynak: www.atam.gov.tr/index.php?Page=FikirDusunceler&IcerikNo=50